aşk neyse oni yaşıyah

Yayınlandı: 14, Ağustos, 2007 shirine tarafından KomiK yazıLar içinde

Bişeyler Öğrenmişem.Gel Değişik Sevah.
Sen Beni Sev ,Ben Seni… Sevdayi Yaşiyah.
Sen Bene Sevdalan Yan,Ben De Sene,
Klasik Aşk Neyse Oni Yaşiyah.

Ya Da Senin Haberin Olmasın,
Ben Seni Arhadan Arhaya Sevim.
Platonik Aşk Neyse Oni Yaşiyah.

Sevdadan Oturah Yiyah,İçah.
İkimizde Tombul Olah.
Tombulik Aşk Olursa Oni Da Yaşiyah.
İsdirsen Sevdandan Kendimi Kesim.
Müzikler Dinliyim Doğriyim,Biçim.
Psikopatik Aşk Varsa Oni Yaşiyah

Hele Bah.Ben Kerem Olim Sen Asli.
Sonumuz Onlar Gibi Bitsin Yasli.
Nostaljik Aşk Neyise Oni Yaşiyah.

Kibarlaşah.Tankolar Gibi Sevah.
Çoh İnce Olah.Ele Dolanah.
Tankoli Aşk Varsa Oni Da Yaşiyah

Yalani Bırahah Hep Doğri Diyah.
Berabar Oturah,Berabar Gahah.
Elele Dizdiz,Gözgöze Bulunah.
Realist Aşk Neyse Oni Yaşiyah.

Tarlalara Bahcalara Düşah,
Elele Dutuşip Türki Söyliyah.
Romantik Aşk Neyse Oni Yaşiyah.

Pisigi,Gudigi Sen Diye Sevim,
Sen De Horozi Culuği Ben Diye Sev.
Sembolik Aşk Da Varsa Onida Yaşiyah.

Gel Elele Verah.Gendimizi Elektirige Gapdırah.
Zangır Zıngır Titriyah.Ama Ölmiyah.
Elektronik Aşk Varsa Oni Da Yaşiyah.

Ahorlarda Merek Ve Komlarda Buluşah.
Tezek Galahlarının Altında Sinah.
Otantik Aşk Varsa Oni Da Yaşiyah

Aman… Bırah Onlari.Beni Sevirmisen?
Ben Seni Hegget Sevirem.Ele Şeylari Bırahah.
Adam Gibi Sevah,Adam Gibi Yaşiyah

Otobüs

Yayınlandı: 14, Ağustos, 2007 shirine tarafından KomiK yazıLar içinde

Bir gun Izmir’ de belediye otobusunde gidiyoruz arkadaslarla. Bizim arkadasbos yer buldu ve oturdu.

Sonraki durakta da eli bastonlu yasli bi amca geldi.

Arkadas da killigina adama yer vermedi. Adam o arkadasin oturdugu koltugun

yanina geldi ve ayakta arkadasin yer vermesini bekliyor. Fakat arkadas

yerini vermedi. Neyse adamcagiza da yazik, bastonu otobus hareket ettikce bi

o tarafa bi bu tarafa kayiyo.

Arkadas dayanamadi ve yasli amcaya:

-‘Amca bastonun ucuna lastik takarsan kaymaz’dedi.

Adam soyle bakti, sonra;

-‘O lastigi zamaninda baban taksaydi simdi sen olmazdin, ben de orda oturuyo

olurdum’ deyince butun otobus koptu. Arkadas o gun bu gundur belediye

otobusune binmez.

seni düşünmek

Yayınlandı: 12, Ağustos, 2007 shirine tarafından ask üzerine.. içinde

Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum…

Nazım Hikmet Ran

seni seviyordum

Yayınlandı: 12, Ağustos, 2007 shirine tarafından ask üzerine.. içinde

          

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi…
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte…
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı…
Ne güzeldiler sen bilmiyordun…
BEN SENİ SEVİYORDUM…
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk…
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller…
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun…
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yagmurlar yağdı serin haziran aksamlarına
Derken bir gün uzaktan gördüm seni…
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi…
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi…

İclal Aydın

maskeli balo

Yayınlandı: 11, Ağustos, 2007 shirine tarafından Karikatürler içinde

armut :D

Yayınlandı: 11, Ağustos, 2007 shirine tarafından Karikatürler içinde

Annelerimizden öğrendiklerimiz..

Yayınlandı: 9, Ağustos, 2007 shirine tarafından KomiK yazıLar içinde

İyi yapılmış bir işi takdir etmeyi: “Bana bakın, gidin birbirinizi dışarda gebertin, evi daha yeni temizledim…!!!”

Duaların Gücünü: “Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozulduğunu farketmedi…”

Zamana karşı yarışmayı: “O oyuncaklarını topla yoksa bi tekme attığım gibi hepsini karşı sahilden toplarsın..”

Mantıklı Düşünmeyi; “Ben öyle diyorsam öyledir…!!!”

İleri görüşlü olmayı: “Çıkmadan önce temiz bi çamaşır giy.. yolda Allah korusun başına birşey gelir kirli çamaşırla etrafa rezil olursun.”

Hayatın trajikomik yanlarını: “Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürecem….”

Hayatın çelişkilerle dolu olduğunu: “Kapa çeneni ve çorbanı iç ..!!”

Dayanıklı olmayı: ” O ıspanak bitene kadar sofradan kalkmak YOK..!!!”

Hava raporu tahmini yapmayı : “Şu dağınıklığa bak… yabancı biri görse odanın ortasından kasırga geçmiş sanır…”

Abartmayı: “Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabılarınla içeri girme diye…!!”

Davranış Psikolojisini: “Babana çekeceğine biraz bana çekseydin noolurdu ?…”

Olağanüstü durumlara hazırlıklı olmayı: “Dinleme bakalım anne sözü dinlemee…!!! ‘Kafana meteor düşecek kenara çekil” diye bağırsam onu bile dinlemezsin di mi……!!!!”

Kıskanmayı: “Dünyada senin annen baban gibi mükemmel bi aileye sahip olmayan, kac milyon çocuk var biliyor musun…”

Sabırlı olmayı; “Baban eve gelsin, sen görürsün”

Hakkımızı alacağımızı; “Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı”

Diyalog kurmayı; “Sana bir şey sorduğumda cevap ver…!!”
“Ne söyleyeyim anne?”
“Sus!! Bana cevap verme!!!”

Tıp bilgilerini: “Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvereceksin”

Olgun olmayı; “Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin.”

Genetik bilgileri; “Sen de o lanet olası babana çektin.”

Bilgeliği; “Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman.”

VE …..Adaleti; “Bir gün senin de çocukların olacak.. inşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar…”

Kır ÇiçekLeri

Yayınlandı: 6, Ağustos, 2007 shirine tarafından ask üzerine.. içinde

                           

Gül için dikenine katlanabileceklerini söyleyenlerdir, kır çiçeklerini göremeyecek kadar güle bağlanmış olanlar ‘Gül’ derler, başka bir şey demezler üstüne…

Ömürleri güllere ulaşmak için tükenirken, ehemmiyet vermezler, ayak altında kalan, gül kadar narin, gül kadar güzel ama güzelliği fark edilmeyen kır çiçeklerine. Mutlu olma sevdasına düşmüşlerdir kendilerince.

Mutlu olmak için zorluklara katlandıklarını bile söyleyebilirler. Onlar için güzel bellidir artık. Takvim yaprakları birer birer düşerken, kimi zaman yol katedemediklerine üzülürler. Oysa güzellikler yanıbaşlarındadır her zaman, ama onlar her zaman güzellikleri uzakta aramak sevdasındadırlar. Uzaktaki kıymetlidir; zorluklarla elde edilen değerlidir; aradığında elinin altında olmayan güzeldir, derler.

Yanıldıkları tek nokta var: Onlar hep uzaklara bakarken, birileri katlanmıştır, onun güzel bulmadıklarına, birileri kıymet vermiştir kır çiçeklerine…

Mutlu olmak için, gelecek bir yarını beklemezler. Ayaklar altında ezilenlere ehemmiyet verip, onlardaki güzelliği fark edip, yarını beklemeden, bugünden mutlu olmaya başlayanlardır onlar. Bir kır çiçeğinin güzelliği onlar için yeterlidir. Gülde gönülleri varsa bile, onlara ulaşmak için ömür tüketmekten korkarlar ve kır çiçeğindeki gül güzelliğini fark ederler.

İnsan her zaman güzeli ister, güzel hastasıdır. Güzele ulaşmak için ömrünü feda eder. Oysa bir baksa etrafındakilere, mutlak bir güzeli fark edecektir. Ama tek bir düşüncenin kavanozunda kapalı kalmıştır. Güzeli ararken, ezerek geçtiği bir başka güzeli fark edemeyecek kadar kördür artık. Oysa bir çevirse uzakta takılı kalan gözlerini; gönül rahatlığı ile bir taksa farklı güzellikleri de görme gözlüğünü…

Hayatına renk verse, kır çiçeklerinden demetlenmiş bir demetle… Hayatını güzellikler yönüne değil de, güzellikleri hayatın yönüne çevirmeye çalışsa…

Bir görebilse kır çiçeğinin gül tarafını… Bir görebilse, hayal pınarının çeşmesinin değil de suyunun önemli olduğunu… Yetinse elindeki ile, güzelliğini bulmaya çalışsa elindekinin. Sevdiklerini gül demetleriyle mutlu edebilme fikrini atsa kafasından. Bir gün de kır çiçeği toplasa, sunsa sevdiklerine… Hayatını gül arama yolunda feda edeceğine, görse kır çiçeğinin gül yanını… Bir fark etse ayaklarının altındakileri,bir ehemmiyet verse kır çiçeklerine. “Sonuçta ikisi de çiçektir. Gül herkesçe güzeldir, kır çiçeği de bence güzeldir.” dese. Uzaklara bakmaktan, güle ulaşmaktan dermansız kalacağına, bu enerjiyle kır çiçeğini sevmeye ve sevdirmeye çalışsa; bu güzelliği sevdikleriyle paylaşsa. Güle ulaşma
arzusuyla koşturanlara gösterebilse kır çiçeğinin gül yanını. Anlatabilse gül için ömür tüketmenin boş olduğunu…

Gül güzeldir; ama sevgi mevsimi geçtikten sonra, gül için koşmanın bir anlamı kalmayacaktır. Öyleyse hiç vakit kaybetmeden al eline bir demet kır çiçeğini, onun sana sunduğu mutluluğu görmeye çalış. Çünkü hayat, mükemmeli aramaya yetecek kadar uzun değil!

Bir Kadının Aşkı

Yayınlandı: 6, Ağustos, 2007 shirine tarafından ask üzerine.. içinde

Karımı 1998’in sonbaharında kaybettim… Yedi senelik evliliğimizin iki
senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karim, her evlilik
yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, “Bunlar bizim hayatimizin
gölgeleri” derdi.. Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı.

97’in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok
sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık alacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece: “Biliyorum” dedi. İzmir’e kar yağdığı gün, yani bir ay önce,evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine… Her çerçevenin altında bir
harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim.
– A.
– R.
– K.
– A.
– S.
– I.
– N.
Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım “Arkasına bak” yazmaya filan
niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra
bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. inanabiliyor musunuz, her
birinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu
sözler yazmıştı.
1997’deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden su
sözler çıktı:
“14 Mart 1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/ Söylemene
gerek yok, biliyorum…”
2002’deyiz. Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor.
İçim acıyor simdi.
Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor…
Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü; aşk sessiz, sevgi dilsizdir..

[aLıntı]

ayçiçeği

Yayınlandı: 6, Ağustos, 2007 shirine tarafından DostLuk içinde

                   

Bir zamanlar küçük bir papatya varmış.Kocaman bir kayanın siperciğinde yaşarmış. Çevresinde ballıbabalar, katırtırnakları, utangaç mavi mine çiçekleri açarmış. Her sabah, gün doğumunda bütün çiçekler uyanırmış. Sabah aydınlığıyla genişleyen gökyüzünü izlerler, mutluluk türkülerini bir ağızdan söylerlermiş. Hepsi birbiriyle dost, hepsi arkadaşmış. Aradan uzun bir zaman geçmiş. Günlerden bir gün, bizim küçük papatya her zamanki gibi tan atımında uyanmış. Uyanmış uyanmasına ama eskisi gibi keyfi yerinde değilmiş. İncecik gövdesi kırılıp dökülüyormuş. ” Herhalde akşam yağan yağmur yüzünden hastalandım” diye düşünmüş. O sırada gözü yakın arkadaşı ballıbaya ilişmiş. Zavallı ballıbaba, ıslak toprağa serilmiş, yatmıyor mu?.. “Ne oldu sana kardeşim” diye seslenmiş ballıbabaya.. Ballıbaba başını güçlükle papatyaya çevirmiş, gözlerinden ip gibi yaş akıyormuş. ” Bu soruyu yalnız bana sorma papatyacık. Hepimiz perişan durumdayız. Öteki arkadaşlar da benim durumumda. Akşam durmadan yağan yağmur toprağı alıp götürdü, çiçeklerin kökleri dışarda kaldı. Hepimiz yavaş yavaş ölüyoruz” Papatya duyduklarına inanamamış, çevresine bakınmış, bir düşte karabasan gördüğünü sanmış. ” Peki, demiş. Ben neden hala ayaktayım? Neden benim köklerim sapasağlam toprakta?” Öteden mavi mine sızlanmış. ” Çünkü seni koruyan bir kaya var. Onun siperinde yaşıyorsun. Sonbahar yağmurları başladı. Bizler yağmur selinden kendimizi koruyamayız. Bundan kaçış yok. Elveda güzel yüzlü papatya” demiş. Papatya dostlarının birer birer yağmur sularıyla gidişini izlemeye dayanamazmış. ” Hayır, diye isyan etmiş. Tükenişinize dayanamam. Ben gelecek yıl da burada olacaksam sizler de benimle kalmalısınız.” “Nasıl olacak bu. Olanaksız” diye ağlıyormuş küçük çan çiçeği. Papatya kolay kolay vazgeçmezmiş ama. Dirençliymiş, kararlıymış. ” Sizleri bırakamam demiş, hepiniz tohumlarınızı bana verin. Onları gelecek yıla kadar kendiminkilerle birlikte saklayacağım.Ya birlikte tükeniriz, ya birlikte yaşarız” Sonunda arkadaşlarını ikna etmiş. Hepsinin tohumlarını bir bir toplamış.Eh.. böyle bir dayanışmaya, böyle güçlü dostluğa kolay kolay rastlanmaz..Yeter ki kendi küçük de olsa, kocaman yüreğiyle bir papatyanın sevgisini taşıyabilelim. Ondan sonraki zamanını harıl harıl çalışmakla geçirmiş papatyacık. Kökleriyle sımsıkı toprağa sarılmış.Gövdesini genişletmiş. Giden arkadaşlarının tohumlarını göğsüne yapıştırmış. Kış gelmiş. Kötü rüzgarlar önüne gelen ne varsa almış götürmüş, papatya kayanın kuytusuna saklanmış. Rüzgara, yağmura, kara karşı direnmiş, dayanmış. Soğuk, zehir gibi havada tohumlar donmasın diye onlara daha bir sıkı sarılmış. Gözleriyle durmadan güneşi aramış. Bir parça gün ışığı görse yüzünü, gövdesini güneşten yana çevirirmiş.Ama o zorlu kışı geçirmek kolay değil. Toprağa öyle tutunmuş ki kökleri kalınlaşmış, soğuktan tohumları korumak için Sonra yaprakları uzamış, güneş izleyen yüzü büyümüş büyümüş.. Sıcak yüzlü ilkbahar geldiğinde dimdik ayakta bulmuş bizim güneş yüzlü çiçeği. Ama artık o bir Ayçiçeğiymiş.Hiç bir tohum zedelenmeden onunla yaşıyormuş. Dostluğun ölümsüz öyküsüdür Ayçiçeği, o gün bugündür güneşi izler dururmuş.Söylentiye göre dünyayı ve yürekleri aydınlatan güneş sevginin ta kendisiymiş.